İstanbul Araştırma ve Eğitim Merkezi (İSAR) son yıllarda Osmanlı ilim hayatına dair genişleyen literatüre katkı sağlamak amacıyla Osmanlı ilim geleneğinin farklı dallarını işleyen ve bunların hem İslam düşünce geleneği hem de genel düşünce tarihi içindeki yerini değerlendirmeyi ve yeniden belirlemeyi amaçlayan bir dizi sempozyum düzenlemektedir.. Bu kapsamda şimdiye kadar sırasıyla kelâm, fıkıh, tasavvuf, tefsir, hadis, ulûm-i Arabiyye, mantık-münazara, tarih ve ahlak disiplinlerine odaklanan dokuz sempozyum düzenlemiş ve her bir sempozyumun çıktısı edisyon kitap olarak yayımlanmıştır. Bu sempozyumların onuncusu Osmanlı döneminde “ulûm-i tabîiyye” hakkında olacaktır.
Diğer düşünce geleneklerinde olduğu gibi İslam düşünce geleneğinde de tabiat, insanın bilme ve anlama merakının temel nesnelerinden biri olmuştur. Tabiatı bilme ve anlamaya yönelen bir disiplin olarak tabii ilimler ise varlığında insanın iradesi ve sanatının bir dahli bulunmayan tabii cismi ve özelliklerini inceler. Bu çerçevede doğa bilimleri cismin oluşu ve yapısı, hareket, hareketin ilkeleri, zaman, mekân, elementler, madenler, meteorolojik olaylar, bitkiler, canlılar gibi cisim ve cismin tabiatta ortaya çıkan farklı tezahürlerini inceler.
8. yüzyılda çeviri hareketleriyle İslam düşünce tarihinde sistemli bir şekilde incelenmeye başlayan doğa bilimleri sonraki yüzyıllar boyunca kimyevî nitelikçi, kelamî atomcu ve meşşaî nitelikçi bilimsel açıklama yaklaşımlarına sahip farklı bilginler tarafından geliştirilmeye devam etmiştir. Tabiat bilimlerine farklı açılardan katkı sağlayan bu bilginler arasında Nazzâm, Ebü’l-Hüzeyl el-Allâf, Câbir b. Hayyân, Dîneverî, İbn Ahî Hizâm, Ebû Bekir er-Râzî, İbn Vahşiyye, Bîrûnî, İbn Sînâ, İbnü’l-Avvâm, Kazvînî, İbnü’l-Baytâr, Demîrî gibi isimler sayılabilir.
Osmanlıların ilk yüzyıllarında Arapça ve Farsça eserlerden istinsah ve tercüme edilen eserler sayesinde klasik felsefe-bilim geleneğinin tabii bilimler alanındaki kavramsal dağarcığı, meseleleri ve tartışmaları tevarüs edilmiş, bununla birlikte telif, şerh ve yeniden inşa tarzındaki çevirilerle bu bilimlerin hem teorik hem pratik meseleleri üzerinde araştırmalar genişletilmiştir. Müstakil bilimler tarzında olmasa da hem meşşâi hem işrakî hem kelamî hem irfanî ekollere mensup düşünürler büyük hacimli kitaplarında tabii bilimlerle ilgili meseleleri incelemişlerdir. 17. yüzyıldan itibaren daha çok Avrupa dillerinden tercümeler yapılırken 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren kurulan eğitim kurumlarında ise daha çok Avrupa’da gelişen literatür takip edilmeye başlanmıştır.
Ulûm-i tabîiyyenin İslam düşüncesinin erken dönemlerinde ortaya çıkışı, tedvini ve gelişimi noktasında kısmî araştırmalar yapılmışsa da Osmanlı’daki seyri hakkında derinlikli ve kuşatıcı araştırmalar henüz yapılmamıştır. Bu sempozyum doğuşu, gelişimi, tasnifleri, dönemleri, meseleleri, eserleri ve kişileri bazında Osmanlı’daki tabiat bilimlerine dair temel bir resim tespit ederek konunun daha ileri boyutta araştırmalara konu olmasını sağlayacaktır.
Detaylı bilgi ve başvuru için tıklayınız.